Vay Canına
Forum Üyesi
Anksiyete Bozuklukları Nedir?
Anksiyete bozuklukları, temelinde anksiyetenin diğer bir deyişle kaygının, kötü bir şey olacakmış endişesi, tedirginlik, evham denebilecek duygu durumunun rol oynadığı bozukluklardır. Aslında zaman zaman karşılaşılan ve organizma için tehlike arz edebilen durumlarda anksiyete yaşamak adaptif bir bir durum arz eder ve hayatın normal bir parçasıdır. Bununla birlikte anksiyete bozukluğu olan kişilerde sıklıkla yoğun, aşırı ve kalıcı endişe ve günlük durumlar hakkında kaygı bulunmaktadır. Çoğunlukla, anksiyete bozuklukları, dakikalar içinde zirveye ulaşan (panik atak) ani yoğun kaygı ve korku ya da dehşet duygularının tekrarlanan dönemlerini içermektedir. Bu tarz kaygı ve panik duyguları günlük aktivitelere müdahale eder, kontrol edilmesi zordur, gerçek tehlikeyle orantısızdır dolayısıyla adaptif değildir ve uzun sürebilir. Bu duyguları önlemek için kişi belli mekânlardan, kişilerden veya durumlardan kaçınabilir. Anksiyete bozukluğu belirtileri çocuklukta veya gençlik yıllarında başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilir.
Anksiyete Bozukluğu Türleri
Agorafobi: Bu kaygı bozukluğu kişinin paniğe kapılmasın ve kendisini kapana kısılmış, çaresiz veya utanmış hissetmesine neden olabilecek yerlerden veya durumlardan korktuğu ve sıklıkla kaçındığı bir tür anksiyete bozukluğudur.
Tıbbi bir duruma bağlı anksiyete bozukluğu: Bu kaygı bozukluğu; doğrudan bir fiziksel sağlık sorununun neden olduğu yoğun anksiyete veya panik semptomlarını içerir.
Genelleştirilmiş anksiyete bozukluğu: Bu kaygı bozukluğu; kalıcı ve aşırı kaygıyı ve aktiviteler veya olaylar hakkında endişeyi içerir. Hatta bunlar sıradan, rutin sorunlar da olabilir. Endişe, gerçek durumla orantısızdır, kontrol edilmesi zordur ve kişinin fiziksel olarak nasıl hissettiğini etkiler. Genellikle diğer anksiyete bozuklukları veya depresyonla birlikte ortaya çıkar.
Panik bozukluk: Bu kaygı bozukluğu; dakikalar içinde zirveye ulaşan ani yoğun anksiyete ve korku veya dehşet duygularının tekrarlanan olaylarını içermektedir (panik ataklar). Ölecek gibi hissetmek, nefes darlığı, göğüs ağrısı veya hızlı çarpan kalp (kalp çarpıntısı) gibi hisler olabilir. Bu tarz durumlar kişide, panik atakların tekrar olmaları konusunda endişelenmeye veya meydana geldikleri durumlardan kaçınmaya yol açabilir.
Seçici mutizm: Bu bozukluk; çocukların okul içinde ya da belli kişi ya da kişiler arasında kaygı kaynaklı konuşmamaları ya da susmaları şeklinde kendini belli eder.
Ayrılık anksiyetesi bozukluğu: Çocuğun gelişim düzeyi için aşırı olan ve ebeveynlerden veya ebeveyn rollerine sahip diğerlerinden ayrılmayla ilgili anksiyete ile karakterize edilen bir çocukluk dönemi bozukluğudur.
Sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi): Bu kaygı bozukluğu; utanç duyguları, özbilinç ve başkaları tarafından yargılanma veya olumsuz olarak görülme endişesi nedeniyle yüksek düzeyde kaygı, korku ve sosyal durumlardan kaçınmayı içermektedir.
Spesifik Fobiler: Bu kaygı bozukluğu; belirli bir nesneye veya duruma maruz kaldığınızda ve ondan kaçınma arzusuyla karşılaştığınızda büyük bir endişe ile karakterizedir. Fobiler, bazı insanlarda panik ataklara neden olabilmektedir.
Madde kaynaklı anksiyete bozukluğu: Bu kaygı bozukluğu; ilaçların kötüye kullanılması, ilaç alınması, toksik bir maddeye maruz kalma veya uyuşturucudan çekilmenin doğrudan bir sonucu olan yoğun anksiyete veya panik semptomları ile karakterizedir.
Anksiyete Bozukluklarının Nedenleri
Travmatik olaylar gibi yaşam deneyimleri, hâlihazırda anksiyeteye yatkın olan insanlarda anksiyete bozukluklarını tetiklediği bilinmektedir. Kalıtsal özelliklerin de bir faktör olduğu kabul edilmektedir. Bazı insanlar için anksiyete, altta yatan bir sağlık sorunuyla bağlantılı olabilir. Bazı durumlarda, anksiyete belirtileri ve semptomları tıbbi bir hastalığın ilk göstergeleri olabilmektedir. Doktorunuz endişenizin tıbbi bir nedeni olabileceğinden şüphelenirse, bir problemin belirtilerini aramak için testler isteyebilir.
Anksiyeteyle bağlantılı olabilecek tıbbi sorunların örnekleri şunları içerir: Kalp hastalığı, şeker hastalığı, hipertiroidizm gibi tiroid sorunları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve astım gibi solunum bozuklukları, uyuşturucu, alkol, kronik ağrı veya irritabl bağırsak sendromu.
Travma ve Anksiyete: istismara veya travmaya maruz kalan veya travmatik olaylara tanık olan çocuklarda, yaşamın bir noktasında anksiyete bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir. Aynı şekilde travmatik bir olay yaşayan yetişkinler de anksiyete bozuklukları geliştirebilirler.
Stres oluşumu ve anksiyete: Büyük bir olay veya daha küçük stresli yaşam durumlarının birikmesi, aşırı kaygıyı tetikleyebilir - örneğin, ailede bir ölüm, iş stresi veya mali durumla ilgili devam eden endişeler.
Bazı kişilik tiplerine sahip kişiler, anksiyete bozukluklarına diğerlerinden daha yatkındır. Bunun yanı sıra depresyon gibi diğer akıl sağlığı bozuklukları olan kişilerde genellikle anksiyete bozukluğu da vardır.
Özetlemek gerekirse kaygı bütünüyle bir duygudur ve adaptif olduğu takdirde faydalıdır da. Anksiyete bozukluğu ise daha şiddetli bir seviyede takılıp kalmış bir tür anksiyetedir, çünkü beynin tehlikeyi algılayan bölümü olan amigdala, herhangi bir tehdit olmadığında bile temel seviyeye geri dönmez, bunların hepsi bilinçdışının zihin tarafından kontrol edilmesi sonucu açığa çıkar. Bu tarz durumların kaynağı genellikle çocukluk dönemlerine dayanmaktadır. Aradan zaman geçmiş olması bilinçdışının işleyiş prensipleri açısından çok da önem arz etmez zira travmatik anıları tam olarak hatırlanamasa bile, bilinçdışı alanda duygular mühürlenmiş ve kodla bir şekilde kalmış olabilir.
Anksiyete Bozukluklarının Psikoterapisi ve Tedavisi
Anksiyete bozuklukları genel olarak psikoterapi, ilaç veya her ikisiyle tedavi edilir. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar), serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'ler), benzodiazepinler veya antidepresanlar gibi yatıştırıcı tipte ilaçlar içerebilen anksiyeteyi tedavi etmek için kullanılır. Anksiyeteyi tedavi etmek için kullanılan tüm ilaçlar genellikle psikoterapi ile birlikte verilmelidir, ancak çoğu kişi ilaca ulaşır ve uygun tedaviyi ihmal eder.
Analitik psikoterapi yaklaşımları ve teknikleri anksiyete bozukluklarının çözümlenmesinde etkili sonuçlar doğurabilir. Analitik psikoloji açısından yaşanılan işlevsiz kaygılar, bilinçdışı alanda bastırılmış bir duygunun, travmanın ya da kompleksin olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda analitik yönelimli bir psikoterapistin desteği ve yönlendirmesi ile kişi kendi karanlık taraflarına (bilinçdışı alan) bakma fırsatı bulabilir. Danışanın, bilinçdışına bastırdığı ve bütünlüğünü bozan unsurlarla -Carl Gustav Jung bu unsurları gölge arketipi olarak tanımlamıştır- süreç içerisinde yüzleşmesi, nevrozun kaynağının fark edilip, bilince taşınıp, yönetilmesi anlamına gelir. Bu sayede kişi ruhsal bir bütünlüğe kavuşarak duygularını yönetebilen bir ruhsal seviye erişebilir.
Alıntı