Kalbimizde ikisi karıncık ve kulakçıklar arasındaki kan geçişini sağlayan mitral ve triküspit kapaklar; diğer ikisi ise kalpten çıkan büyük damarların kalp ile birleştikleri yerde bulunan pulmoner ve aort kapaklar olmak üzere dört adet kalp kapağımız bulunur. Kapaklar kanın ileri doğru gönderilip geri kaçmasına engel olan yapılardır. Kanın ileri doğru gitmesini engelleyen veya geri kaçmasına neden olan durumlarda ise kalp üzerine yük binmekte, hem kalp hem de kana ihtiyacı olan organlarda sorunlar çıkmaya başlar.
Esasen dünyadaki tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapak hastalıkları oluşturmaktadır. Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kalp kapak hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açmakta, kalp kapak hastalıkları zemininde oluşan kalp yetersizliği, kalp atışlarında düzensizlikler (ritim bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabilmektedir.
Kalp kapak hastalıklarının nedenleri arasında; geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası gelişen akut eklem romatizması, kalp krizi sonrası oluşan iskemik kalp hastalıkları, yaşa bağlı gelişen dejenerasyon ve kapak çapı genişlemesi, bağ dokusu hastalıkları, aort anevrizmaları, tümörler ve bazı ilaçlar sayılabilir.
Kapak hastalıklarının tanısı, ekokardiyografi görüntülemesi ile mümkündür. Burada ekokardiyografik incelemeyi yapan kardiyoloji uzmanının kapak hastalıkları konusunda deneyimli olması, tedavi yaklaşımının belirlenmesi açısından oldukça önem taşır.
Kalp kapak hastalıkları; kapak darlıkları veya yetersizlikleri olmak üzere iki grupta incelenir. Yapılan ekokardiyografik inceleme ve kişinin şikâyetleri göz önüne alınarak hastalığın hafif, orta veya ciddi şiddette olduğuna karar verildikten sonra, tedavi yaklaşımı belirlenir. Kalp kapak hastalıklarında takip süreci büyük önem taşır. Belli aralıklarla düzenli olarak yapılan ekokardiyografi en önemli takip aracıdır. Tedavide ise hastaya göre ilaç tedavisi, girişimsel uygulamalar ve cerrahiye başvurulmaktadır.
Kalp kapak hastalığı zemininde gelişen kalp yetmezlikleri ve ritim bozuklukları ilaçla tedavi edilmekte, kapak hastalıklarının kalp üzerindeki olumsuz etkileri ilaçla büyük oranda engellenebilmektedir. Ancak ilaçların kapaktaki yapısal rahatsızlığı gidermeyeceği de bilinmelidir. İlaç dışı tedavi; kateter yolu ile yapılan işlemler ve cerrahi olarak çeşitlenmektedir. Kapak yapısında fazla kireçlenme olmayan kapak darlıklarında balon işlemi oldukça etkilidir. Bu yöntem daha çok “mitral” ve “pulmoner” kapaklar için uygulanmaktadır. Cerrahi yöntemler ise -son yıllarda büyük bir yol katedilen -kapak tamirleri ile kapağın biyolojik ya da mekanik kapaklarla değiştirilmesini kapsamaktadır.
Kapak tamirleri ile hastanın kendi kapak yapısı korunmakta, takılacak mekanik(metal) kapağın yaratacağı riskler ortadan kalkmakta ve herşeyden önemlisi hasta ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmaktan ve bu ilacın yan etkilerinden korunmaktadır. Ancak her hastaya kapak tamiri mümkün olmamaktadır. Hastalarımız; yoğun ilgilerini çeken bu konudaki soruları için kliniğimizle irtibata geçebilirler.
Kapak tamirine uygun olmayan hastalarda ise biyolojik ve mekanik ( halk arasında metal kapak olarak bilinir.) yapay kalp kapakları hastanın sorunlu kapağının yerine yerleştirilir. Biyolojik kapaklar sığır ve domuz dokularından alınarak işlem gören kapaklardır. Bu kapaklar özellikle uzun süreli kan sulandırıcı ilaç kullanamayacak ( gebelik beklentisi olan, kan sulandırıcı ilaçları kesinlikle kullanamayacak kişiler vs.) ve beklenen yaşam süresinin kısa olduğu (yaşlılar ve ek hastalıkları olan) hastalara yerleştirilir. Mekanik kapaklar ise daha uzun ömürlü kullanılabilen ancak ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmayı gerektiren kapaklardır.
Kalp kapak hastaları tedavi öncesi ve sonrasında yakın takip altında olması gereken hastalardır. Bu hastaların hastalıkları ile ilgili ileri bilgi ve bilinç düzeyine ulaştırılmaları, düzenli kontrollerle takip edilmeleri esastır. Akademi hastanesi kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi bölümleri olarak, kalp kapak hastalığı olan hastalarımızı detaylı şekilde değerlendirmekte, hastalarımızın kapak yapısı, fonksiyonları, yaşı ve genel durumuna göre tedaviyi belirlemekteyiz. Unutmayalım kalbimiz çok hassas, onu korumak için sağlıklı yaşam kurallarına uymamız gerekiyor.
Alıntı:
Esasen dünyadaki tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapak hastalıkları oluşturmaktadır. Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kalp kapak hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açmakta, kalp kapak hastalıkları zemininde oluşan kalp yetersizliği, kalp atışlarında düzensizlikler (ritim bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabilmektedir.
Kalp kapak hastalıklarının nedenleri arasında; geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası gelişen akut eklem romatizması, kalp krizi sonrası oluşan iskemik kalp hastalıkları, yaşa bağlı gelişen dejenerasyon ve kapak çapı genişlemesi, bağ dokusu hastalıkları, aort anevrizmaları, tümörler ve bazı ilaçlar sayılabilir.
Kapak hastalıklarının tanısı, ekokardiyografi görüntülemesi ile mümkündür. Burada ekokardiyografik incelemeyi yapan kardiyoloji uzmanının kapak hastalıkları konusunda deneyimli olması, tedavi yaklaşımının belirlenmesi açısından oldukça önem taşır.
Kalp kapak hastalıkları; kapak darlıkları veya yetersizlikleri olmak üzere iki grupta incelenir. Yapılan ekokardiyografik inceleme ve kişinin şikâyetleri göz önüne alınarak hastalığın hafif, orta veya ciddi şiddette olduğuna karar verildikten sonra, tedavi yaklaşımı belirlenir. Kalp kapak hastalıklarında takip süreci büyük önem taşır. Belli aralıklarla düzenli olarak yapılan ekokardiyografi en önemli takip aracıdır. Tedavide ise hastaya göre ilaç tedavisi, girişimsel uygulamalar ve cerrahiye başvurulmaktadır.
Kalp kapak hastalığı zemininde gelişen kalp yetmezlikleri ve ritim bozuklukları ilaçla tedavi edilmekte, kapak hastalıklarının kalp üzerindeki olumsuz etkileri ilaçla büyük oranda engellenebilmektedir. Ancak ilaçların kapaktaki yapısal rahatsızlığı gidermeyeceği de bilinmelidir. İlaç dışı tedavi; kateter yolu ile yapılan işlemler ve cerrahi olarak çeşitlenmektedir. Kapak yapısında fazla kireçlenme olmayan kapak darlıklarında balon işlemi oldukça etkilidir. Bu yöntem daha çok “mitral” ve “pulmoner” kapaklar için uygulanmaktadır. Cerrahi yöntemler ise -son yıllarda büyük bir yol katedilen -kapak tamirleri ile kapağın biyolojik ya da mekanik kapaklarla değiştirilmesini kapsamaktadır.
Kapak tamirleri ile hastanın kendi kapak yapısı korunmakta, takılacak mekanik(metal) kapağın yaratacağı riskler ortadan kalkmakta ve herşeyden önemlisi hasta ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmaktan ve bu ilacın yan etkilerinden korunmaktadır. Ancak her hastaya kapak tamiri mümkün olmamaktadır. Hastalarımız; yoğun ilgilerini çeken bu konudaki soruları için kliniğimizle irtibata geçebilirler.
Kapak tamirine uygun olmayan hastalarda ise biyolojik ve mekanik ( halk arasında metal kapak olarak bilinir.) yapay kalp kapakları hastanın sorunlu kapağının yerine yerleştirilir. Biyolojik kapaklar sığır ve domuz dokularından alınarak işlem gören kapaklardır. Bu kapaklar özellikle uzun süreli kan sulandırıcı ilaç kullanamayacak ( gebelik beklentisi olan, kan sulandırıcı ilaçları kesinlikle kullanamayacak kişiler vs.) ve beklenen yaşam süresinin kısa olduğu (yaşlılar ve ek hastalıkları olan) hastalara yerleştirilir. Mekanik kapaklar ise daha uzun ömürlü kullanılabilen ancak ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmayı gerektiren kapaklardır.
Kalp kapak hastaları tedavi öncesi ve sonrasında yakın takip altında olması gereken hastalardır. Bu hastaların hastalıkları ile ilgili ileri bilgi ve bilinç düzeyine ulaştırılmaları, düzenli kontrollerle takip edilmeleri esastır. Akademi hastanesi kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi bölümleri olarak, kalp kapak hastalığı olan hastalarımızı detaylı şekilde değerlendirmekte, hastalarımızın kapak yapısı, fonksiyonları, yaşı ve genel durumuna göre tedaviyi belirlemekteyiz. Unutmayalım kalbimiz çok hassas, onu korumak için sağlıklı yaşam kurallarına uymamız gerekiyor.
Alıntı: